|
Geçtiðimiz günlerde bu köþede Türkiye cezaevlerinde özelleþtirmenin mümkün ve gerekli olduðu tezini iþleyen bir makale yayýmlandý. Doç. Dr. Vahit Býçak tarafýndan kaleme alýnan bu yazýda cezaevleri özelleþtirmesinin bugün cezaevlerinin karþý karþýya kaldýðý pek çok problem açýsýndan bir çözüm oluþturacaðý savunuluyordu...
(Öznur Sevdiren, Radikal Gazetesi, 13.03.2008)Geçtiðimiz günlerde bu köþede Türkiye cezaevlerinde özelleþtirmenin mümkün ve gerekli olduðu tezini iþleyen bir makale yayýmlandý. Doç. Dr. Vahit Býçak tarafýndan kaleme alýnan bu yazýda cezaevleri özelleþtirmesinin bugün cezaevlerinin karþý karþýya kaldýðý pek çok problem açýsýndan bir çözüm oluþturacaðý savunuluyordu.
Özetle, sayýn Býçak, cezaevi özelleþtirmesinin cezaevlerinde artan kapasite sorununu çözeceðini, kamu harcamalarýný azaltacaðýný, cezaevi üzerinde etkin bir kamusal denetimin saðlanmasýna olanak tanýyacaðýný,
rekabeti teþvik ederek kaliteyi artýracaðýný iddia ediyordu.
Tarihi doðru okumaya dair küçük bir parantez: Esasen, cezaevi özelleþtirmesi lehine sýkça gündeme getirilen bu tezler hem güncel hem de tarihsel baðlamda tartýþýlabilir, zira cezaevlerine özel sermaye müdahalesinin miladýný, 19. yüzyýla kadar götürmek mümkündür. 19. yüzyýlda Amerika'da, hapsetmenin bir ceza biçimi olarak tedrici geliþimini tamamlamasýyla, cezaevleri karþýlýðýnda mahkŞ»m ve tutuklularýn bakým ve iaþelerinin özel teþebbüs tarafýndan saðlandýðý iþletmelere dönüþmüþtür. 1920'lerin baþlarýnda bu sistem, özel cezaevlerinin keyfi yönetimi, mahkŞ»mlara dönük kötü muamele ve giderek artan mahkŞ»m ölümleri gibi gerekçelerle terk edilmiþtir. Devlet tekeline geçirilen bu ilk özel cezaevleri ile 'çaðdaþ' özel cezaevleri sadece kuruluþ felsefeleri ile deðil, aþaðýda kimi detaylarla tartýþýlacaðý gibi ayný zamanda pratikleri ile de ciddi benzerlikler taþýmaktadýr. Kuþkusuz bu nedenle tarih, 1980'lerde tekrar güncellik kazanan özelleþtirme politikalarý açýsýndan son derece önemli veriler ve dolayýsýyla çýkarýlmasý gereken dersler sunmaktadýr.
Sayýdaki artýþ
Özel cezaevleri ve cezaevlerinin kapasite sorunu: Bu notu düþtükten sonra hocamýzýn makalesinde dile getirdiði tezleri bugün açýsýndan deðerlendirmek gerekiyor. Dünyada ve görüldüðü kadarýyla ülkemizde mahkŞ»m ve tutuklu sayýsýndaki artýþýn özel cezaevlerini zorunlu kýldýðý savunuluyor. Bu deðerlendirmenin arka planýnda cezaevlerinde yatak kapasitesi sorununu çözmenin birincil kaynaðý olarak yeni cezaevlerinin açýlmasý tespitinin bulunduðunu görüyoruz. Fakat uluslararasý deneyim ilk bakýþta rasyonel gibi görünen bu metodun, yani yeni cezaevlerinin açýlmasýnýn, cezaevlerindeki kapasite sorununu çözmediðini, aksine kapasite arttýrýlmasýnýn cezaevi nüfusu üzerinde doðrudan bir artýþý tetiklediðini göstermektedir. Dolayýsýyla daha açýk bir biçimde belirtmek gerekiyor ki, cezaevinde yatak sayýsýnýn artmasý kapasite sorununu çözmekten uzak olduðu gibi bu sorunu daha da derinleþtirmek gibi bir etki yaratmaktadýr. Ýlginçtir, geleneksel olarak mahkŞ»m ve tutuklu sayýsýnýn genel nüfusa oranýnýn son derece az olduðu Hollanda gibi ülkelerde, geçmiþte bu durum kapasitenin artýrýlmamasý ve hatta mevcut kapasitede azaltýlmaya gidilmesi ile mümkün olabilmiþtir.
Amerikan eyaletlerindeki özelleþtirme deneyimi, cezaevlerindeki mahkŞ»m ve tutuklu sayýsý ile kapasite arasýndaki bu doðru orantýnýn yeni özel cezaevlerinin açýlmasý söz konusu olunca sadece 'kaçýnýlmaz' olmakla kalmayýp, ayný zamanda özel cezaevlerinin arkasýndaki sermaye kuruluþlarý tarafýndan bir hedef haline getirildiðini göstermektedir. Amerikan cezaevi iþletmecisi þirketlerin cezaevi nüfusunun artýþýný mümkün kýlacak yasal düzenlemelerle, örneðin farklý suç tipleri için öngörülen hapis cezalarýnýn alt ve/veya üst sýnýrlarýnýn artýrýlmasý, müebbet hapis cezasýnýn kullanýmý ile ilgili yeni düzenlemelerin teþviki, ile ilgili lobi faaliyetlerinin yasa yapýcýlýðý ve uygulama konusunda tartýþýlmaz bir etkisi vardýr. Piyasa ekonomisinde bu etki en yalýn haliyle 'talebi' artýrmak ile açýklanabilir, özel þirketler kendi ontolojik rasyonaliteleri ile tutarlý olarak bir sektöre dönüþtürülen 'cezalandýrma'da daha fazla arzý mümkün kýlmak veya mevcut kaynaklarý 'israf etmemek' eðilimindedirler. Netice daha çok insanýn daha uzun süreli hapsedilmesi olarak kendini göstermektedir. Bugün, özel cezaevlerinin Amerikan cezaevlerinin toplamýnýn yüzde 3'ünü, Ýngiliz cezaevlerinin yüzde 8'ini teþkil ettiði koþullarda dahi özel cezaevlerinin, rekor düzeyde seyreden cezaevi nüfuslarý üzerinde doðrudan ve dolaylý etkileri vakýadýr.
Düþük maliyet, rekabet ve kalite: Mit ve gerçek: Cezaevlerinde özelleþtirme yanlýsý diskursun ikinci tezi, özel sektörce iþletilen cezaevlerinin devlete maliyetlerinin daha düþük olacaðýdýr. Bu tez, özel sektörün tabi olduðu düþünülen rekabet, yeniliðe açýk olmak, bürokrasinin minimizasyonu gibi kerameti kendinden menkul önermelerle desteklenmektedir.
Gerçekten öyle midir? Öncelikle, devlet ve özel cezaevleri arasýnda maliyet bakýmýndan bir karþýlaþtýrmanýn basit bir matematik ile yapýlamayacaðýný ifade etmek gerekiyor, zira özel cezaevleri devlet tarafýndan saðlanan çok çeþitli yardýmcý hizmetlerden faydalanmakta, acil durumlarda devletin güvenlik güçlerinin yardýmýný talep edebilmekte ve kendilerine saðlanan pek çok ekonomik avantajdan istifade etmektedirler. Maliyet analizinin saðlýklý olarak yapýlmasýný engelleyen bir baþka husus da cezaevlerinin iþletme bedellerinin genellikle cezaevi iþletmecisi þirketlerin ticari sýrrý olarak görülmesi ve bu nedenle gizliliklerinin yasalarca teminat altýna alýnmasýdýr. Esasen, kamu ve özel cezaevlerini maliyet bakýmýndan karþýlaþtýrmanýn bu zorluðuna raðmen, uluslararasý literatürde özel cezaevlerinin daha ucuz olduðu konusunda objektif, güvenilir bir bilimsel veri bulunmamaktadýr. Özel cezaevlerinin rekabeti teþvik edeceði tezi ise özel cezaevleri pazarýna hakim büyük tekellerin varlýðý göz önüne alýndýðýnda inandýrýcýlýktan uzaktýr.
Amerika'da bir özel korporasyon, Corrections Corporation of America özel cezavelerinin yarýsýnýn kontrolünü elinde tutmaktadir. Bu kuruluþ ile beraber bir baþka þirket, Wackenhut Corrections Corporation dünyada sektörün yüzde 70'ini kontrol altýnda tutmaktadýr. Ýngiltere'deki özel cezaevlerinin arka planýnda aðýrlýklý olarak bir Fransýz þirketi olan Sodexho'nun bir yan kuruluþu (UK Detention Services) bulunmaktadýr ve Sodexho halihazýrda Almanya ve Macaristan 'pazarýna' girme aþamasýndadýr.
'Kaliteli' hizmet
Üçüncü tez, özel cezaevlerinin daha kaliteli bir hizmet vereceði kabulüdür; buna göre özel sektör yanlýzca düþük maliyetle cezaevlerini iþletmeyecek ve fakat daha kaliteli bir hizmet sunacaktýr. Dünyanýn farklý ülkelerindeki özel cezaevi deneyimleri bu tezin uygulamayý yansýtmaktan ziyade bir promosyon motifi olduðunu göstermektedir. Maliyetin düþürülerek hizmet kalitesinin artýrýlmasý esasen mümkün deðildir. Maliyetin düþürülmesi veya düþürülmeye çalýþýlmasý genellikle personel kýsýtlanmasýna ve personel standartlarýnda düþmeye neden olmaktadýr ki, bu durum da, mahkŞ»mlarýn eðitim, sosyal ve kültürel faaliyetlerini sekteye uðratmakta, olasý bir güvenlik zafiyetini engellemek gerekçesiyle mahkŞ»m ve tutuklularýn en temel haklarý orantýsýz bir biçimde kýsýtlanmaktadýr. Amerikan özel cezaevlerinde mahkŞ»m ve tutuklular arasý þiddet olaylarý ve yüksek intihar oranlarýnýn da sýkça gündeme gelmesi þüphesiz bu cezaevlerinin standartlarýný göstermesi bakýmýndan dikkat çekicidir.
Özcesi, uluslararasý deneyimin sunduðu veriler, özel cezaevleri üzerinden kar edilmesinin mümkün olduðunu, ancak bu vesile ile saðlandýðý iddia edilen kamusal yararlarýn reel olmaktan çok retorik olduðunu göstermektedir. Söz konusu retorik, pek çok liberalin dahi özelleþtirme kapsamý dýþýnda tutulmasý gerektiðine inandýðý cezanýn infazýnýn özel sermayeye devrini, doðruluðu son derece kuþkulu bir dizi pragmatik gerekçelerle açýklamakta ve fakat bu konudaki en temel soruyu es geçmektedir. Soru þudur: Suç iþlemiþ þahýslarýn barýndýrýlmasý ve rehabilitasyonu amacýný taþýyan, bu nedenle kiþi hak ve özgürlüklerini son derece doðrudan ilgilendiren ceza ve tutukevleri piyasa ekonomisinin parametreleri ile çalýþan iþletmelere dönüþtürülebilinir mi? Kar saiki ile mahkŞ»m ve kamu yararýnýn çatýþmasýnýn piyasa ekonomisinin, yukarýda
açýklandýðý üzere, tanýmý gereði olduðu düþünüldüðünde bu alanýn özel sermayeye devri elbette kabul edilemezdir.
Öznur Sevdiren: Uluslararasý ve Karþýlaþtýrmalý Ceza Hukuku Enstitüsü,
Köln Üniversitesi |