|
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanı Vahit Bıçak, kendilerine ve insan hakları il kurullarına çok sayıda başvuru yapıldığına dikkat çekerek, şikayetlerin titiz bir şekilde incelendiğini ve ilgili kurum ve kuruluşlarla irtibata geçildiğini söyledi. Bıçak, vatandaşların her türlü ihlali kendilerine iletmelerini istedi.
(Zaman, 23.10.2003) Genellikle insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle kendilerinden şikayetçi olunan polisler de insan hakları mağduru oldu. Emniyet görevlilerinin her gün 12 saat çalıştırılmasından şikayet eden bir polis memuru, "Polisin de insan olduğu unutuluyor." diyerek Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı"™na başvurdu.
Avrupa Birliği ve insan hakları tartışmalarının gündemde olduğu bir dönemde polislerin insanlıktan uzak çalışma şartları altında görev yaptığını söyleyen polis memuru, şikayet dilekçesinde "Bulunduğumuz ilde ağır ve tehlikeli şartlar altında 12"“12 sistemi ile çalışıyoruz. Yani 12 saat çalışıp, 12 saat dinleniyoruz. Haftanın bir günü kullandığımız izinler de çoğu zaman iptal oluyor. Günlerimiz, sosyal ve aile hayatı olmadan geçiyor. Polisin de insan olduğu unutuluyor." dedi. Başvuruyu inceleyen İnsan Hakları Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı"™yla irtibata geçerek polisin çalışma şartları ve mesai sürelerinin düzeltilmesini talep etti. Bunun üzerine İçişleri Bakanlığı, genelge yayınlatarak mesai sürelerinin haftada 40 saati geçmemesine dikkat edilmesini istedi.
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanı Vahit Bıçak, kendilerine ve insan hakları il kurullarına çok sayıda başvuru yapıldığına dikkat çekerek, şikayetlerin titiz bir şekilde incelendiğini ve ilgili kurum ve kuruluşlarla irtibata geçildiğini söyledi. Bıçak, vatandaşların her türlü ihlali kendilerine iletmelerini istedi.
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı"™na gelen ilginç başvurular:
Almanya'nın Ankara Başkonsolosluğu"™nun önünde şiddetli bir insan hakları ihlali yaşanıyor. Burada uzun kuyruklar oluşuyor. Türk milletinin onuru ayaklar altına alınıyor. Alman Konsolosluğu önündeki insan hakları ihlali gözlemlenerek gerekli işlemler yapılmalı.
Ben bir yemek şirketinde çalışıyorum. Çeşitli yemekler yapılıyor, ancak bize sadece üç çeşit yemek veriliyor. Benim canım diğer yemeklerden de çekiyor, ancak yiyemiyorum. Bir insan olarak canımın çektiği diğer yemeklerden yemek benim de hakkım değil mi?
Ankara Tren Garı'nın 1. peron kısmı mermer döşeli, bakımlı ve temiz iken, 2. ve 3. peronlar bu bakımdan yoksun. Işıklandırma yok, burada adam boğazlansa kimsenin haberi olmaz. Tuvalet ücretleri de pahalı, yaşlılar için klozet yok. TCDD"™yi tarihi şanına yakışmayacak duruma getiren çalışanlardan şikayetçiyim.
İkamet ettiğim mahallede her hafta sonu sokak düğünleri yapılıyor. Düğün sahipleri vurdumduymaz insanlar. Kendileri eğlenelim derken yüzlerce kişiyi rahatsız ediyorlar. Sokak düğünlerinin bir an önce yasaklanmasını istiyorum.
Oturduğum dairenin üst katı apartman sakinlerinden muvafakat alınmadan işyeri olarak kullanılıyor. Burada gece geç saatlere kadar içki alemleri yapılıyor, aşırı derecede rahatsız oluyoruz. Durumu bilgilerinize sunar, gereğini saygılarımla arz ederim.
Evimizin yakınlarında bir yıldır anormal bir söyleyiş ve rahatsızlık verici bir bağırışla el arabasıyla su satanlar var. Zabıtaya bildirdim; ama hala devam ediyorlar. Satıcıların bağırmasıyla en özel anlarımda motivasyonum bozuluyor, ruh sağlığım tehlikeye giriyor.
Murat Aydın / Ankara
23.10.2003 |