|
Başbakanlık İnsan Hakları Kurulu eski Başkanı Doç. Dr. Vahit Bıçak ise polisin güç kullanma yetkisini şartların oluşması durumunda kullanması gerektiğini söylüyor. (Zaman, 27 Kasım 2007) Karşıyaka'da 'dur' ihtarına uymadığı için takip edilen Baran Tursun (20) yönetimindeki cip, orta refüje çarpmıştı. Ege Üniversitesi'ne kaldırılan ve başının arka kısmında kurşun yarası tespit edilen Tursun,yaşam destek ünitesine bağlanmıştı.
İzmir'de 'dur' ihtarına uymayan Baran Tursun adlı gencin, polisin açtığı ateş sonucunda vurulduğu iddiaları İçişleri Bakanlığı'nı harekete geçirdi. Olayın araştırılması için müfettiş görevlendirilirken, Bakan Beşir Atalay, "Hatası olan varsa cezasını görür." dedi.
20 yaşındaki gencin 'ağır koma hali' devam ederken ailesi polise tepkili. Baba Mehmet Tursun, polislerin 'trafik kazası geçirip öldü' diyerek oğlunu hastaneye bıraktıklarını iddia ediyor. 1992 yılında Diyarbakır'dan İzmir'e göç ettiklerini aktaran Mehmet Tursun, "Terörden kaçtık polis kurşununa yakalandık." diyor. Olay sırasında Baran Tursun'la birlikte cipte bulunan arkadaşları ise polisin 'dur' ihtarı yapmadığını iddia ediyor. Alkollü araç kullanmaktan daha önce ehliyetine iki kez el konulan gencin başından vurulması, polisin olaya müdahale şeklini tartışmaya açtı. Emniyet'e göre kaçmakta olan zanlıyı polis önce havaya ateş açarak uyarır, yetmezse kaçan kişiyi durduracak oranda silah kullanabilir. Polis Akademisi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Önder Aytaç, olayı tasvip etmenin mümkün olmadığını belirterek "Ama o genç de ihtara uymalıydı." diyor.
--------------------------------------------------------------------------------
'Dur' ihtarına uymadığı için vurulan genç de, ateş eden polis de suçlu
İzmir Karşıyaka'da, polisten kaçarken kaza yapan ve hastanede başına kurşun isabet ettiği tespit edilen 20 yaşındaki Baran Tursun, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yaşam destek ünitesine bağlı tutuluyor. Tursun ailesi kadar, kamuoyu da konuyla yakından ilgileniyor, tartışıyor, polisin yetkilerini sorguluyor. Olayda polisin hatalı olduğunu belirten emniyet çevreleri, bir kişiden yola çıkarak tüm teşkilatın zan altında bırakılmasına da karşı çıkıyor. Bazı vatandaşlar ise 20 yaşındaki bir gencin alkollü olarak gece polisten kaçmasının sorgulanması gerektiğini söylüyor. "O genç ihtara uymalıydı." diyen Polis Akademisi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Önder Aytaç, yaşanan sorunların büyük bölümünün polisin sahipsizliğinden kaynaklandığına dikkat çekiyor. Polisin bir an önce sendikal haklara kavuşması gerekliliğini savunan Aytaç, olumsuz olaylar sonrası polis üzerinde yoğunlaşan baskıların polisi etkisizleştirdiğini söylüyor. Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nde görevli polislere uzun süre psikolojik destek veren Dr. Zafer Erdal Öztürk, olay anında görevli memurların psikolojilerinin çok farklı olabileceğine işaret ediyor. Dr. Öztürk, "Belki polisler kaçanların terörist olduğunu düşündü; ancak ateş etmeyi haklı gösterecek bir sebep yok." diyor. Polislere sağlanan psikolojik desteğin sağlıklı işlemediğinin altını çizen Öztürk, "Polisler baskı altında oldukları için hata yapıyor." diye konuşuyor. Emekli Emniyet Müdürü Özgüner Polat, bir polisten yola çıkarak 200 bin kişilik Emniyet teşkilatının zan altında bırakılmasının doğru olmadığını söylüyor. Başbakanlık İnsan Hakları Kurulu eski Başkanı Doç. Dr. Vahit Bıçak ise polisin güç kullanma yetkisini şartların oluşması durumunda kullanması gerektiğini söylüyor.
Polis, kaçan suçlu silah kullanıyorsa saldırıyla orantılı şekilde silah kullanabilir. Havaya ateş açar, bu yetmiyorsa suçluyu durduracak oranda silah kullanır. Belden aşağısından vurmaya çalışır. Yasalar, bunu meşru müdafaa; ölçüyü aşan şiddet kullanımı, 'orantısız güç kullanımı' kabul ediyor. Öte yandan Tursun'a kurşunu attığı tahmin edilen polis memuru O.A.'nın silahınının balistik inceleme raporları kesinlik kazanmadı.
--------------------------------------------------------------------------------
Baran'ın ailesi, İzmir'e terör sebebiyle gelmiş
Aşırı alkollü olduğu iddia edilen ve daha önce bu sebeple ehliyetine iki kez el konulan Baran Tursun'un yakınlarının hastane önündeki bekleyişi sürüyor. 1992 yılında terörden kaçıp İzmir'e yerleştiklerini söyleyen baba Mehmet Tursun, olaya karışan polislerin en ağır cezaya çarptırılmasını istiyor. Polislerin, 'trafik kazası geçirip öldü' diyerek oğlunu hastaneye bıraktıklarını iddia eden baba Tursun, "Tutanakta oğlumun trafik kazasında öldüğü yazıyor. Sonradan doktorlar kalp masajı yapıp kalbini çalıştırınca bir de tomografi çekiyorlar. O zaman kafasındaki kurşun ortaya çıkıyor." diye konuşuyor. Öte yandan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kubilay Demirağ, Baran Tursun'un ileri derecede koma halinde bulunduğunu, yaşama şansıyla ilgili şu an için bir şey söylemenin erken olacağını ifade etti. Olay sırasında Baran Tursun'la birlikte cipte bulunan iki arkadaşı Atilla Doğan ve Emre Ökçelik de yaşananları anlattı. Doğan, bir el silah sesi duyduğunu, sonrasında otomobilin rejüfe çarptığını söyledi.
--------------------------------------------------------------------------------
Hatası olan birisi varsa cezasını görür
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, İzmir'de 'dur' ihtarına uymadığı için polislerce takip edilirken aracıyla kaza yapan ve kaldırıldığı hastanede başında kurşun yarası tespit edilen Baran Tursun'la ilgili olarak müfettiş görevlendirdiklerini söyledi. Atalay, "Hatası olan birisi varsa cezasını görür." dedi. Konuyla ilgili acele karar verilmemesi gerektiğine dikkati çeken Bakan Atalay, "Olayı tahkik ettiriyorum. Polisimiz zor şartlarda, özveriyle görevini yapıyor; ama polisimizin de hatası varsa bu tür konularda o da bunun cezasını görür." açıklamasında bulundu.
Hasan Çilingir - Sedat Güneç / İzmir, Ankara
27 Kasım 2007, Salı |