|
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanı Bıçak, "Dinlenen kişinin ilişkide olduğu kişiler için ayrı izin alınmasına gerek yoktur. İlişkide olan kişi zaten işin içindedir" dedi.
(Milliyet, 28 Ağustos 2004)Başbakanlık İnsan Hakları Başkanı Bıçak, "Dinlenen kişinin ilişkide olduğu kişiler için ayrı izin alınmasına gerek yoktur. İlişkide olan kişi zaten işin içindedir" dedi
ÖNDER YILMAZ Ankara
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanı Vahit Bıçak, Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya başkanlığındaki Yargıtay Başkanlık Divanı'nın Neşter - 2 davasıyla ilgili "dinlenen zanlıyla yapılan görüşmelerin delil olmayacağı" kararına karşı çıktı. Bıçak, "Zanlıyla yapılan görüşmeler delil sayılır" dedi.
Elektronik dinleme metotları konusunda uluslararası düzeyde bilimsel makaleler yayımlayan ceza hukukçusu Bıçak, "Dinlenen kişinin ilişkide olduğu kişiler için ayrı dinleme izni alınmasına gerek yoktur. Dinlemede ilişkide olan kişi takip edilen konuyla ilgiliyse zaten işin içindedir. Öyleyse ayrı bir dinleme iznine ihtiyaç bulunmamaktadır" diye konuştu.
Usulsüz dinlemelerin insan haklarına aykırı olduğunu da vurgulayan Bıçak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Haberleşme özgürlüğü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasamızda güvence altına alınmıştır. Sadece belli şartlarda ve izne tabi olarak haberleşme özgürlüğü kısıtlanarak dinleme yapılabilir. Bu, suçun ortaya çıkarılması için her yola başvurulabilir anlamına gelmemeli."
Bildirimde bulunulmalı
Bıçak, telefon dinlemenin 6 şartını da "kuvvetli şüphe bulunması", "belli kişilere uygulanması", "delil elde edilmesi için başka yol kalmaması", "hakim kararı alınması", "belli süreyle sınırlı olması" ve "dinlenen kişiye bilgi verilmesi" olarak sıraladı.
Bıçak, dinlenen kişiye takip hakkında sonradan bildirimde bulunulmasının Türk mevzuatında bulunmadığını da anımsatarak şunları söyledi:
"Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkamesi'nin içtihat kararlarında bu uygulama vardır. Bizim mevzuatımız bu düzenlemelere uygun değil. Dinlemenin boyutları yanlış noktalara çekilebiliyor. Bildirim yükümlülüğünün olmaması, dinleme için yasalarda öngörülen şartlara uygun olarak başvurulup başvurulmadığının denetimini imkansız hale getiriyor. Bildirim yükümlülüğünü Türkiye en kısa sürede yerine getirmek zorundadır." |