|
Ceza Hukuku Uzmanı Vahit Bıçak canlı yayında görüş belirtti: Sayın Altaylı"™yı sağduyusundan dolayı tebrik ederim. (Korsan Haber, 22 Mayıs 2009, http://www.korsanhaber.com/haber/50988/Medya_ne_ie_yarar) Medya ne işe yarar?
"Ona çok yalvardım, beni bırakmadı. Hep bağırmamamı söylüyordu. Bana zorla sahip olmak istedi. Karşı koyunca beni öldüreceğini, ailemi arayıp erkeklerle neler yaptığımı anlatacağını söylüyordu. Elleriyle ağzımı kapattı. İşi bitince beni bıraktı. Cep telefonumu da atıp kaçtı. Ben de erkek arkadaşımı arayıp yardım istedim." Bu cümleleri dün kendisinin polis olduğunu söyleyen bir adam tarafından tacize uğrayan 18 yaşındaki G.K.'nin ağzından duyduk.
Olayla ilgili hemen soruşturma başlatan Bakırköy Asayiş Büro Amirliği 39 yaşındaki K.A.'yı evinde bulup gözaltına aldı. Ancak savcılık "olayın teşebbüs aşamasında kalması", "cebir ve şiddet kullanılmaması" ve "G.K.'nın yaşının büyük olması"nı gözönüne alarak zanlıyı serbest bırakılmıştı.
MEDYANIN GÜCÜ
48 saat serbest kalan tecavüz zanlısı tutuklandı; cezaevinde.
Fatih Altaylı Habertürk"™te canlı yayında bu son gelişmeyi değerlendiriyor: "Gazeteye baktığım zaman sürekli siyaset görüyorum. Mutlaka halkın yaşamını ilgilendirir ama halkın hayatına asıl dokunan bunlardır. Nedense Türkiye"™de kimse bunları önemsemiyor. Biz bu olayları yazıişlerinde okuyunca inanamadım. Bunu yapan muhabirin saçmaladığını düşündüm. Zanlıyı savcının serbest bıraktığını öğrenince inanamadım. Ortada bir suç var, kendisine polis süsü veriyor, çocuğun yanından kızı zorla alı koyuyor, ardından da tecavüz girişiminde bulunuyor. Ama yapamıyor. Ortada sahtecilik ve zorla alıkoyma suçu var. Savcılık zanlıyı hemen yakalıyor ama suç gerçekleşmediği için serbest bırakıyor. Halbuki kızın üzerinde zanlının spermleri var. Merak ediyorum, hepimizin evladı var, o savcının kızının başına bu gelse ne yapardı. Başka çocuğunun başına geleni kendi çocuğuna uygun görmüyorsan bu olmaz.
Medyanın işi budur. Pek çok yargı kararında bir çok hatalardan medyanın etkisiyle dönülmüştür. Bütün dünyada bu böyledir. Bu bir hakim, savcı, doktor için günlük sıradan bir olay olabilir. Mesleki deformasyon gerçekleşmiş olabilir. Ama ortada bir insani boyut var. Bir mali suç değil ortadaki. Bu tür kararlarda sonucun insana dokunan yerini herhalde görmüyorlar. İş bir yerden sonra mekanikleşiyor. Bizim gazetecilik işinde, hem onların yaptığı yargı işinde meselenin insani boyutunu, alınan her kalanın insana dokunduğunu bilmemiz lazım."
"Ceza Hukuku Uzmanı Vahit Bıçak canlı yayında görüş belirtti: Sayın Altaylı"™yı sağduyusundan dolayı tebrik ederim. Adalet insanlarla ilgili. İnsanların adaletin gerçekleştiğini görmeleri, hissetmeleri gerekir. Aksi takdirde adalet sistemine büyük bir güvensizlik oluşacaktır. Böyle bir olayda üç farklı suç söz konusu. İlk olarak şüphelinin polis olduğu nu söyleyerek, mağdureyi kendi güvenlikortamından çıkarması, kişiyi hüviyetinden yoksun kılma suçunu oluşturur. Hürriyetinden yoksun kılma cinsel amaçlı gerçekleştiği durumunda yarı oranında artırım söz konusu olur. İkinci suç cinsel saldırıya teşebbüs suçudur. Bir davranışın suç sayılması için davranışın tamamlanması gerekmez. Suça teşebbüs de suçtur. Haberlerde 18 yaşında deniyor ama mağdurenin 18 yaşı tamamlanmış mıdır yoksa tamamlanmaş mıdır? 18 yaşını tamamlamayan kişileri hukuk çocuk sayar. Bu durumlarda ceza artırılır. TCK"™nın 102. maddesinin üçüncü fıkrası 18 yaşın altındaki çocuklara yönelik cinsel suçları 8-15 yıl arasında hapis cezasıyla cezalandırılır. Teşebbüsle tamamlanması arasındaki fark şudur: Teşebbüste ¼ ya da 2/4 arasında hakimeindirim yapabilme yetkisi verilmiştir. Olay rapor edildiği şekliye hukuk sistemimizdeki en az üç suçla karşı karşıyayız. Bu tür suçla karşılaştığımızda şüpheli yakalandığında yakamla işlemi, gözaltı işlemi ardından tutuklama işlemlerini yapılması gerekir. 24 saatlik gözaltı yapılması gerekir. Bunun sonucunda hakimin karşısına çıkarılmalıdır. Cinsel saldırı suçu açık olarak tutuklama gerektirecek bir suçtur. Kanunda bu sayılmıştır. Verilen kararda bir hata yapıldığı görülüyor. Kanundaki yargılarla toplumdaki yargılar arasında fark olduğunu düşünmüyorum." |